28 Temmuz 2009 Salı

HOŞ GELDİN BAHAR

Ba sabah beni penceremin dibindeki ağaca kümelenmiş geveze bir kuş sürüsü uyandırdı. Aceleci, bir yerlere gideceklermiş de geç kalmışlar gibi bir halleri vardı.

Kondukları ağaç baştan ayağa çiçeğe bezenmişti. Kuşlar minicik vücutlarından taşan bir enerjiyle kanat çırpıyorlar ama tepelerindeki maviliğe uçmak yerine uyuyan tembeller için gürültü çıkartıyorlardı. Perdeyi kapatamadım. Baharı müjdeliyorlardı.

Bahar!...Neden insanda sebepsiz bir yaşam sevinci yaratıyordu ? Hava ılıktı. Dışarı çıktığımda insanların yüzlerindeki neşeyi görebiliyordum. Sorsam niçin neşeli göründüklerini, bir şey söyler miydiler ? Bana sorsaydılar ne derdim acaba? Elli küsur seneden beri her baharda aynı heyecanı yansıtmış mıydım ben de. Yoksa bu sevinçleri görüşüm, bu heyecanları hissedişim, baharlarımın azalmasından mıydı ? Bilmiyordum. Belki de, önceki baharlarda kendime bu tür sorular sormamış olmamdı tek farklılık. Düşünmemeli, tadını çıkartmalıydım. İlk veya son ne fark ederdi. Bahar gelmişti güzel olan buydu.

Meyve ağaçları çiçeklenmiş, yavuklularını bekleyen birer nazlı gelini andırıyorlardı. Diğer yeşil yapraklı ağaçlar kışın büründükleri renksiz hallerini korumaktaydılar. Onlar da dallarında patlamaya hazır yaprak tomurcuklarını yaratmışlar, belli ki baharın kendisine özgü telaşını yaşamışlardı ama renkliliğe katkı koyamamışlardı henüz. Yine, güzel olan nedir diye düşünmeye başladım. Sıcaklık güzeldi şüphesiz. Ama onun dışında uyanış, doğanın canlanışı güzeldi. Su toprağı , toprak bitkiyi canlandırıyor, güneş besliyor, birlikte yaşamı gerçekleştiriyorlardı. Heyecanlı olan, insanı mutlu kılan şey buydu. Müthiş bir mekanizma milyonlarca yıldan bu yana aynı sistemle çalışıyordu. Bahçenin kenarlarında maviş mineler, çocukluğumun balıbabaları, papatyalarını geçip gittim. Üsküdar'a gediğimde renk renk çuha çiçeklerinin yanı sıra lalelerle de karşılaşmak keyfime keyif kattı. Erguvanlar açmamıştı henüz fakat deniz daha mavi, güneş daha sıcaktı. Çok uzun yıllardan beri baharı başlatan cemreleri neredeyse unutmuştuk. Şubat ayında başlayan cemreler birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düşüyor, baharın da ilk müjdecisi oluyorlardı. Ama günümüzde kendisini iyiden iyiye hissettirmeye başlayan küresel ısınma, mevsim değişikliklerini körükledi, cemreler unutulup gitti.

Gecenin ve gündüzün eşitlendiği 21 Mart günü yapılan Nevruz kutlamaları ilkbaharın gelişini, toprağın uyanışını anlatmaktadır. Farsça'da "yenigün" anlamına gelen Nevruz, yeni bir mevsimin başlangıç gününü vurgulamakta ve binlerce yıldan beri geniş bir coğrafyada kutlanmaktadır.

Yunan mitolojisinde ise mevsimler Demeter ile belirlenmiştir. Demeter, bereket ve ekili topraklar tanrıçasıdır. Tanrılar tanrısı Zeus ile sevişmiş ve ak kollu Persephone'yi doğurmuştur. Yer altı tanrısı Hades ak kollu Persephone'ye aşık olup Zeus'la yaptığı gizli antlaşmayla ak kollu Persephone'yi yerin altına kaçırınca, Demeter çılgına dönmüş, ekinlerin yeşermesini engellemiş, kıtlık yaratmıştır. Daha sonra yerin altına inerek Hades'le anlaşmış ve Yunan mitolojisinde mevsimler oluşmuştur. Buna göre ak kollu Persephone yılın yarısını kocası Hades'le yerin altında geçirecektir. Tanrıça Demeter bu süre içinde mutsuzdur. Bu yarı yıl, kış ve sonbahar mevsimleri olarak adlandırılmıştır. Kalan yarı yılı ise ak kollu Persephone annesi tanrıça Demeter ile yerin üstünde geçirecektir. Demeter yaşadığı mutlulukla ekili topraklara bereket saçmakta ve bu zamanı ilkbahar ve yaz mevsimi olarak adlandırmaktaydı.

Yunan mitolojisi de diğer kültürlerde olduğu gibi bahara daha fazla yer vermiş ve keçi ayaklı, boynuzlu ve sakallı tanrı Pan'la da ilkbahar mevsimine gönderme yapmıştır. Pan kır tanrısıdır. En büyük özelliği de keyfine düşkün olmasıdır. Bütün gün kırlarda dolaşarak flüt çalmakta ve çobanları korumaktadır.

Artık baharlar birdenbire geliveriyor. Eskisinden farklılar biraz. Ama hala bahar mevsimi var. Zamanını şaşırıyor, erken veya geç gelebiliyor, bahar özelliğindeyken birden bire kışa dönebiliyor. Bu yüzden tabiatın uyanışında eskiye göre farklılıklar var. Ama ben bahar mutluluğunu yaşamaya hazırlanmış beklemedeyim. Bu mevsim hep ümitle beklenmeli, üretimle simgelenmeli, bereketle uğurlanmalıdır. Milyonlarca yıl sonrasında da bu bahar heyecanları yaşanmalıdır.

Bugün, beni geveze kuşlar uyandırdı. Miniciktiler. Bahar, küçücük cüsselerine inanılmaz bir enerji yüklemişti. Sanki avaz avaz bağırıp, toprak uyandı doğa canlandı diyorlardı. Ehh neden güzelliği yaşamayalım ki ? Ne diyelim ?- Hoş geldin Bahar. İyi ki geldin.

Yazı : Bilsen GÜRER
bgurer@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder